Wednesday, December 12, 2007

Kendi ifadeleriyle yeni YÖK Başkanı

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=241394

Radikal , 12/12/2007

Kendi ifadeleriyle yeni YÖK Başkanı

Kendi ifadeleriyle yeni YÖK Başkanı
Özcan, özgürlükçü mesajlarla başladı.
İlk demecinde, 'Üniversite tamamen serbest olmalı, sadece bilimle uğraşmalı' diyen Özcan, ODTÜ'lülerin sitesinde türbana dair samimi fikirlerini açıklamış

12/12/2007

RADİKAL - Yeni YÖK Başkanı Özcan'ın ODTÜ'nün forum sitesindeki bir meslektaşıyla yazışmaları görüşlerine ışık tutuyor: AKP oyların yüzde 99'unu alsa yüzde 1'i açıkta kaldı diyeceksiniz... Başörtüsü nedeniyle üniversite dışında bırakılanlar hiç mi vicdanınızı rahatsız etmiyor?

İSTANBUL - Kamuoyunda 'sürpriz' olarak değerlendirilen bir kararla Yükseköğrenim Kurulu (YÖK) Başkanlığı'na atanan Prof. Yusuf Ziya Özcan'ın, görev yaptığı Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) bünyesindeki forum sitesinde dile getirdiği bazı görüşler, AKP ve türbana ilişkin yaklaşımına ışık tutuyor. Kendisine ait kişisel bir bilgi içermediğini ve getirildiği görev gereği görüşlerinin bilinmesinde kamu yararı bulunduğunu göz önünde tutarak Özcan'ın bir meslektaşıyla arasındaki yazışmalarda yer alan bu ifadelerini okurlarımızın dikkatine sunuyoruz.
3 Mayıs 2007: Mesajlarınızı zevkle okuyorum ancak bu son mesajınız artık meselelere pek objektif bakamadığınız konusunda gelişen kanaatime delil oldu. Kısaca Baykal'ın mealen 'Anayasa Mahkemesi'nden ret kararı çıkmazsa ülkede çatışma çıkar' sözünü tehlikeli bulmuyorsunuz ama tamamen siyasi bir karar veren Anayasa Mahkemesi için Başbakan'ın söylediği fevkâlâde doğru bir sözü eleştiriyorsunuz. Hocam, lütfen artık köşe yazarlarının yazdıklarına değil, biraz da halkın ne düşündüğüne bakın. Çıkın, insanlarla konuşun. Bakkal, boyacı, pazarcı, temizlikçi kadın, taksi şoförü, berber gibi. Size bugünlerde onların konuştuğu meselelerden bir ikisini söylememe müsaade edin. Diyorlar ki 'Ordu bu sefer sınırı aştı, Anayasa Mahkemesi haksızlık yaptı, Baykal her zamanki gibi uzlaşmaz ve durumu çıkmaza soktu, Mumcu dönekliğini ispatladı ve askerlerle olan iyi ilişkilerinin kendisine başbakanlık getirmeyeceğini anladı' vb. Bu tepkiler ışığında seçimlerde AKP'nin çok daha kuvvetle geleceğini görmemek saflık olur. Siyasete yapılan bu tür tarafkâr ve haksız müdahalelerin nasıl hüsranla bittiği konusunda siyasi tarihimiz çok değerli örnekler sunmaktadır.
25 Temmuz 2007: Zannederim sizi hiç tatmin edemeyeceğiz. Önceleri AKP, oyların üçte biri ile toplumun üçte ikisini temsil ediyor diyordunuz ve bunu bir haksızlık olarak görüyordunuz. Şimdi söz konusu parti neredeyse iki kişiden birinin oyunu aldı ve siz hâlâ yetmez diyorsunuz. Zannederim oyların yüzde 99'unu alsalar bu sefer de yüzde 1'i açıkta kaldı diyeceksiniz. Türk siyasi tarihinde kaç kez bu kadar yüksek oy alındığını tahmin edersiniz? İkinci nokta, halkın cumhurbaşkanına karşı tepkisiyle alakalı. Bu konuda yapılmış araştırmalarda sorular var. Polmark şirketinin bir araştırmasında bunu gördüğümü hatırlıyorum. Bulursam size de yollayacağım. O zaman da tahminim bu şirket güvenilir mi diye soracaksınız. Hocam, her gün alıntı yaptığınız köşe yazarları, seçim zamanı ve tatilleri hariç, bulunduklari şehrin dışına çıkmayan insanlar. Onlara böylesine güvenip bu listede yazı yazan herkese şüpheyle yaklaşmanız biraz garip geliyor insana. Üstelik doğru bir şey söylemek için illa araştırma yapmak gerekmiyor. Aziz Nesin hiç sosyal araştırma yapmamıştır ama Türk toplumu hakkında hiçbirimizin beceremeyeceği kadar keskin ve tutarlı görüşleri vardır.
24 Eylül 2007: Son zamanlarda bu listede gördüğüm en gerçekçi ve yürekli yazılar, sizin dikkatimize sunduğunuz sayın Engin Ardıç'ın ve listeye kendisi katkıda bulunan Teoman Pamukçu'nun yazılarıdır. Sizin ve hemen her konuyu son derece ideolojik alan bu listedeki pek çok kişinin en küçük bir kritiğe bile tahammülleri olmuyor. Sizin katılımdan anladığınız, zannederim herkesin bir ağızdan aynı fikirleri tekrar etmesi ve kesinlikle çatlak seslerin çıkmaması. 'Başörtülü öğrenciye ders vermem' anlamına gelecek bir söz söyleyen öğretim elemanına söylenecek hiçbir sözünüz olmuyor ama bunu kritik edenleri, kaynağı belli olmayan bir otorite edası ile ve beş yaşındaki çocuğa ders verir şekilde tersliyorsunuz. Bugüne kadar başörtüsü veya başka nedenlerle üniversite dışında bırakılan binlerce öğrenci hiç mi vicdanınızı rahatsız etmiyor? Bu insanların hayatlarını kararttığınızın farkında değil misiniz? Bunun onları öldürmenizle eşdeğer olduğunu göremiyor musunuz? İnsan haklarına saygınız yok mu? Hem siz ve sizin gibiler kim oluyorsunuz da başka birisine nasıl giyineceğini söylemeye kalkıyorsunuz? Hangi meşruiyetle bunu yapıyorsunuz? Bu tutumla ikide bir siyasete müdahaleden, ordunun ki her zaman demokrasi yanında olduklarını iddia ederler, tutumu arasında ne fark var? İnsan onuruna göstermediğiniz saygı beni fevkâlâde rahatsız ediyor.

No comments: