http://www.gazetem.net/haberanaliz.asp
Bu rektör yargılanacak mı?
Yüz kırk bin gencimizi öldürerek Yunanistan’ı fethetmemizi öneren Kemal Alemdaroğlu İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nden nasıl alınmıştı?
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) kararı ve Cumhurbaşkanı'nın onayıyla ....
Eski rektör ne yaptı?
İdari mahkemeye gitti.
İdari mahkeme ne dedi?
Rektörü haksız buldu..
Hangi mahkeme?
İstanbul 6. İdare Mahkemesi.
Kemal Alemdaroğlu, 6. İdare mahkemesi kararına karşı Danıştay’a başvurmuştu..
Baktım...
İstanbul 6. İdare Mahkemesi'nin aleyhine verdiği karara itiraz eden Alemdaroğlu, Danıştay'a yaptığı itiraz başvurusunu da kaybetmiş..
Alemdaroğlu'nun temyizini görüşen Danıştay 8. Dairesi oybirliği ile İdare Mahkemesi’nin kararını uygun bularak onamış… Aynı daire, Alemdaroğlu'nun İdare Mahkemesi kararının “yürütmesinin durdurulması” isteğini de reddetmişti.
Böylece...
Alemdaroğlu'nun “Anayasa ve yasa hükümlerini hiçe saydığı”na dikkat çekmişti.
Eski rektör "mahkeme kararlarını" uygulamadığı için azledilmişti.
Şimdi bu durum bir kez de Danıştay kararı ile kesinleşti.
"Mahkeme kararını uygulamamak" bildiğim kadarı ile bir suç.
Ancak bugüne kadar eski rektörün bu suçtan yargılanıp yargılanmadığını, yargılandıysa ceza alıp almadığını, aldıysa cezasını çekip çekmediğini bir bilene rastlamadım.
Alemdaroğlu, mahkeme kararlarını uygulamadığı için görevden alındı..
Ama bir de hakkında yolsuzluk iddiaları var.
Ne var ki bu yolsuzluk iddialarının araştırılması, mahkeme önünde görüşülmesi YÖK’ün iznine bağlı.
YÖK buna nedense izin vermedi.
YÖK’ün eski rektörle ilgili yolsuzluk iddialarının araştırılmasının önünü kesti.
Buna karşı yapılan itiraz da Danıştay 1. Dairesi'nin üç üyesi sayesinde duvara çarptı.
İddianame yazdığı için Van Savcısını bir gecede meslekten atan sistemin, azledilen eski bir rektöre ait yolsuzluk iddialarında koruyucu bir kalkan vazifesi gördüğünü bir kez daha söylemiştim.
Yolsuzluk iddilarıyla ilgili gelişmeleri detaylarıyla bir kez daha hatırlatayım.
Azledilen rektörle ilgili hacimli yolsuzluk iddiaları İstanbul Başsavcılığı'nca 19 Aralık 2003'te, dava izni alabilmek amacıyla YÖK'e gönderilmiş. YÖK, bu taleple ilgili olarak on ay boyunca kulağının üzerine yatmış. 5 Ekim 2004'te ise "soruşturmaya gerek olmadığını" belirten cevabını İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na bildirmiş.
Yolsuzluk iddialarının ısrarcı takipçisi Prof. Dr. Celal Erçıkan, YÖK'ün bu kararına karşı 19 Eylül 2005'te dava açmış.
Dava dosyası Danıştay 1. Dairesi'ne gönderilmiş. Danıştay 1. Dairesi davayı 9 Mart 2006'da sonuçlandırmış. Daire Başkanı Yılmaz Çimen ve üye Hüseyin Karakullukçu'nun muhalefetine rağmen üç üyenin oyu ile YÖK kararını onaylamış.
Azledilen eski rektörü yargı önünde hesap vermekten kurtaran YÖK tasarrufuna onay veren üç üyenin 9 Mart 2006 tarih ve 2006/291 sayılı "oluruna" karşı muhalefet şerhi yazan üyelerin çok önemli itirazları var.
O itirazları da hatırlatalım..
"Ciddi suç" iddialarına rağmen üniversite yöneticisinin yargılanmasını önleyen YÖK'ü eleştiren iki Danıştay üyesi, konuyla ilgili ciddi hiçbir araştırma yapılmadığını da muhalefet şerhine koymuş.
Bazı iddialarla ilgili ise azledilen rektör "kendi kendini" aklamış.
Muhalefet şerhinde daha da vahim bir hatırlatma var.
Daha önce Danıştay 8. Dairesi, YÖK işlemlerinin "idari karar" olduğuna dair bir içtihat yayınlamış. Azledilen rektörün yargılanmasını engelleyen idari bir kararın, Danıştay'ın üç üyesi tarafından onaylanması bu açıdan da eleştiriliyor.
İdari bir kararın hukuksal denetimi önlendiği vakit "hukuk devleti" olmaktan çıkıyorsunuz çünkü...
Nereden bakılırsa bakılsın bu azledilen rektör olayında hukuk açısından ortada garip bir durum var.
Kararları "idari karar" sayılan YÖK, hukuksal bir yargı sürecini hangi gerekçeyle önlüyor?
Daha önce YÖK'ün engeline rağmen on ayrı örnekte yargı yolunu açtığı halde Danıştay bu örnekte neden daha önceki kararlarının tersine karar alıyor?
Ve idari kararların yargısal olarak denetlenmediği bir ülkeye "hukuk devleti" denir mi?
Şimdi yeni bir aşamayla karşı karşıyayız...
Çok ciddi argümanlara dayalı bir muhalefet şerhine rağmen yolsuzluk iddialarının önünü kesen Danıştay, bu kez rektörün suç işlediğine kanaat getirmiş gözükmekte.
Danıştay ne diyor?
Rektörün yasaları tanımadığını ve suç işlediğini söylüyor..
Bakalım şimdi ne olacak?
Yolsuzluk iddiaları gibi bu mesele de uykuya mı yatacak,yoksa yargı gereğini yapacak mı?
Kamu yetkilerini fütursuzca kullanan.......
Yasa dışı eylemlere hiç çekinmeden balıklama atlayan...
Kendi kişisel düşüncelerine göre kamu personeline tavır takınan zihniyetin hukuksal zemine gelerek ehlileşmesi kuralların işletilmesine bağlı..
Hukuk devleti olmanın gereği de bu zaten..
No comments:
Post a Comment