Thursday, December 27, 2007

Özcan, Eşme'yi istifaya çağırdı : Ağzına, eline sağlık !! Nihayet faşizmin kalesindeki azgın faşistler temizleniyor

http://www.sabah.com.tr/haber,B20FDC71C65F4FC7BEBDD576EFCFC8CB.html


Sabah , 28.12.2007


Yusuf Ziya Özcan

Özcan, Eşme'yi istifaya çağırdı

Nergis DEMİRKAYA / ANKARA
Özcan, Başkanvekili Eşme'yle ilgili "Aybar Hoca nezaket gösterdi ilk gün ayrıldı, İsa Hoca'nın da nezaketen ayrılması gerekiyordu" dedi..
Yeni YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, selefi Prof. Dr. Erdoğan Teziç döneminde atanan iki başkanvekilinin "Yeni gelen başkan istediği kişiyle çalışsın" diye nezaketten ayrılmaları gerektiğini söyledi. İmza yetkisi elinden alınınca tepki göstererek izne ayrılan YÖK Başkanvekili İsa Eşme'nin tutumunu değerlendiren Özcan, şöyle dedi: "Adettir eski başkanın seçtiği insanlar, yeni başkan istediği kişiyle çalışsın diye ayrılır. YÖK Başkanvekili Aybar Ertepınar nezaket gösterdi ilk gün ayrıldı. İsa Hoca çok değerli bir insan. Çok iyi işlere, bir sürü rapora imza atmış. Kendisiyle bir sorunumuz yok. Ancak, nezaketen onun da 'yeni başkan istedikleriyle çalışsın' diye ayrılması gerekirdi. Rica ettim, ancak 'Beni Genel Kurul atadı, Kurul alır' diyerek kabul etmedi. Bunun üzerine bu süreci yaşadık, yetkilerini almak zorunda kaldım. Aslında nezaketen ayrılması gerekiyordu. Genel Kurul'da değerlendireceğiz."

'ERKEN TERHİS GİBİ'
İmza yetkisi elinden alınarak istifaya zorlanan Eşme ise ruh halini, "erken terhis olacak asker"e benzetti. Eşme, şöyle konuştu: "Askerlik gibi bu ülkeye vatan borcumuz var. Bu görevleri yerine getirerek bu borçları ödemeye çalışıyoruz. Görevimin sonuna kadar çalışmaktan yanayım. Ancak başkan, medeni bir şekilde ekibini kurmak için ayrılmamı istedi. Ben de izne ayrıldım. Genel Kurul da 'Başkan rahat çalışsın' derse yenisi seçilir." Özcan, göreve başlar başlamaz, YÖK'ün kuruluşundan bu yana çalışan Özel Kalem Müdürü Prof. Dr. Gülsüm Baskan'ın yerine TÜİK'de çalışan Rasık Altı'yı getirmişti.

--------------------------------------------------------

http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=287630/YOK-Baskani-Ozcan-dan-ilk-tirpan

YÖK Başkanı Özcan'dan ilk tırpan



Yeni Başkan Özcan'dan YÖK'te köklü değişikliklerin ilk sinyali. Özcan, YÖK'ün kurulu-şunda göreve başlayan ve yıllardır kimsenin yerinden oynatamadığı bir ismi gönderdi.

19 Aralık 2007

Milliyet gazetesi yazarı Abbas Güçlü'nün yazısında aktardıkları...

YÖK'te gerçekten bir şeyler değişiyor

Yeni Başkan Yusuf Ziya Özcan, YÖK'te köklü değişiklikler yapacak. Hem de daha önceki hiçbir başkanın cesaret edemediği kadar. Baksanıza daha ilk günden, kimsenin yerinden oynatamadığı Özel Kalem Müdiresi Gülsüm Baskan'a güle güle demiş.
Baskan, YÖK ilk kurulduğunda, Doğramacı'nın yanında sekreter olarak göreve başlamış, oturduğu yerden, profesörlüğe kadar yükselmişti.
Birçok üniversitede derslere de giriyormuş. Hayret, Özkan'ı nasıl ikna edemedi! Şaşırdım. Oysa, bir başkanın arayıp da bulamayacağı donanıma sahipti!..
Yusuf Ziya Hoca çok dikkatli olmak zorunda. Yaptığı, yapmadığı her şey artık medyanın gözetimi altında. Oturduğu koltuk ne acemilik kaldırır ne de kin ve husumet. Birilerinin gazına gelip taşeronluk ya da tetikçilik yapmaz diyor onu tanıyanlar. Çelik gibi politikacı da değil. O hâlâ bir eğitimci ve bir bilim insanı.
Bu yüzden, önyargılardan uzak bir şekilde, yapabileceği konular üzerinden değil de, yaptıklarına göre değerlendirmek, sanki çok daha doğru olacak.
İlk hafta karnesi, acemice söylemleri dışında, fena değil. Amacını aşan açıklamalarda bulundu. Örneğin, "Rektörler bazen yasaları da göremesin" gibi. Sanıyorum zaman içerisinde daha özenli, daha temkinli olacak. Yöneticilik, okumakla öğrenilmiyor.
YÖK başkanlarının daha önce rektörlük yapanlar arasından seçilmesi bu yüzdendi. Ama mademki artık o koltuğun sahibi o, oturup öğrenecek. En azından yaptığı işlerin, güncel tartışmaların ya da kırdığı potların gölgesinde kalmaması için...

Özcan kimden yana?
Üye sayısı açısından bakıldığında, YÖK'ün, Özcan'ın kontrolü altına girmesi zaman alabilir. Rektörler üzerinde etkili olması da ancak gelecek öğretim yılında gerçekleşebilir. Ama eğer samimiyetine inandırır ve hedeflerini iyi anlatabilirse, bu süreç çok kısalabilir.
Bu yüzden, yeni Başkan "Yasakları tümüyle kaldıracağım" gibi toptancılığı bir kenara bırakıp üniversiteler için ne yapacak, onu ortaya koymalı. Örneğin:

  • Üniversiteler mali özerkliğe kavuşacak mı?
  • Verilen kadrolar bir an önce açılacak mı?
  • Ar-Ge ve teknoparklar için kesenin ağzı açılacak mı? 2010 için öngörülen GSMH'nin yüzde 2'si için bastıracak mı?
  • Öğretim elamanlarının maaşı iyileştirilecek mi?
  • Ulusal bir akreditasyon sistemi oluşturup çıtayı yükseltecek mi?
  • Öğrencileri ve Türk eğitim sistemini ÖSS belasından kurtaracak mı?
  • Bilim üreten araştırmacı üniversiteler ile meslek adamı yetiştirenleri birbirinden ayırıp tek tip üniversite modelinden vazgeçecek mi?
  • Üniversitelerin asli unsurlarından biri olan araştırma görevlileri ile öğrencilerin temel sorunlarıyla ilgilenecek mi? Asistanlık sonrası kadro, yurt ve burs konusundaki öngörüleri ne?
  • Politik amaçla açılan üniversiteler ne olacak? Verilmeyen bütçelerle bu üniversiteler nasıl gelişecek? Bu konuda, önce altyapı ve kaynak diye iktidara karşı dik duracak mı?
  • Özel üniversite kavramına nasıl bakıyor?
  • Türban ve katsayılar konusunda ne düşünüyor? Nasıl çözecek?
  • Olası bir kriz anında üniversiteden mi yoksa iktidardan yana mı tavır alacak?
  • Her türlü yasağı kaldıracağım derken, yerleşik kuralları, özgürlükler adına rafa kaldıracak mı?
  • YÖK'te yeni bir yapılanmaya gidecek mi? Yürütme Kurulu'nu yeniden çalıştırmaya başlayacak mı? Üniversitelerarası Kurul'a müdahale edecek mi?
  • Rektörlük ve dekanlık seçimlerinde taraf olacak mı? Seçim sonuçlarına saygı duyacak mı?
  • Öncekilere benzer YÖK yasa tasarıları TBMM'ye getirildiğinde, iktidara karşı tavrı ne olacak?
  • Anayasa'nın 130 ve 131. maddelerinin değiştirilmesi gerektiğine inanıyor mu?
  • YÖK'te danışmanlarla mı çalışacak yoksa seçilmiş üyelerle mi?
    Özetin özeti: Özkan'a Allah kolaylık versin. İşi çok zor. Umarız iktidarla üniversiteler ve kamuoyu arasında günah keçisi olmaz. Rahat ve sabırlı hali, kendine güvenmesi ve ne istediğini biliyor olması, acemiliğinin panzehiri olabilir.


  • Milliyet

    -------------------------------

    http://www.memleket.com.tr/news_detail.php?id=20337

    Abbas Güçlü , Milliyet , 19 Aralık 2007


    YÖK'te gerçekten bir şeyler değişiyor

    Milliyet gazetesi yazarı Abbas Güçlü'nün yazısında aktardıkları...

    19 Aralık 2007 / 15:55

    Yeni Başkan Yusuf Ziya Özcan, YÖK'te köklü değişiklikler yapacak. Hem de daha önceki hiçbir başkanın cesaret edemediği kadar. Baksanıza daha ilk günden, kimsenin yerinden oynatamadığı Özel Kalem Müdiresi Gülsüm Baskan'a güle güle demiş.
    Baskan, YÖK ilk kurulduğunda, Doğramacı'nın yanında sekreter olarak göreve başlamış, oturduğu yerden, profesörlüğe kadar yükselmişti. Birçok üniversitede derslere de giriyormuş. Hayret, Özkan'ı nasıl ikna edemedi! Şaşırdım. Oysa, bir başkanın arayıp da bulamayacağı donanıma sahipti!..
    Yusuf Ziya Hoca çok dikkatli olmak zorunda. Yaptığı, yapmadığı her şey artık medyanın gözetimi altında. Oturduğu koltuk ne acemilik kaldırır ne de kin ve husumet. Birilerinin gazına gelip taşeronluk ya da tetikçilik yapmaz diyor onu tanıyanlar. Çelik gibi politikacı da değil. O hâlâ bir eğitimci ve bir bilim insanı.
    Bu yüzden, önyargılardan uzak bir şekilde, yapabileceği konular üzerinden değil de, yaptıklarına göre değerlendirmek, sanki çok daha doğru olacak.
    İlk hafta karnesi, acemice söylemleri dışında, fena değil. Amacını aşan açıklamalarda bulundu. Örneğin, "Rektörler bazen yasaları da göremesin" gibi. Sanıyorum zaman içerisinde daha özenli, daha temkinli olacak. Yöneticilik, okumakla öğrenilmiyor.
    YÖK başkanlarının daha önce rektörlük yapanlar arasından seçilmesi bu yüzdendi. Ama mademki artık o koltuğun sahibi o, oturup öğrenecek. En azından yaptığı işlerin, güncel tartışmaların ya da kırdığı potların gölgesinde kalmaması için...

    Özcan kimden yana?
    Üye sayısı açısından bakıldığında, YÖK'ün, Özcan'ın kontrolü altına girmesi zaman alabilir. Rektörler üzerinde etkili olması da ancak gelecek öğretim yılında gerçekleşebilir. Ama eğer samimiyetine inandırır ve hedeflerini iyi anlatabilirse, bu süreç çok kısalabilir.
    Bu yüzden, yeni Başkan "Yasakları tümüyle kaldıracağım" gibi toptancılığı bir kenara bırakıp üniversiteler için ne yapacak, onu ortaya koymalı. Örneğin:


    Üniversiteler mali özerkliğe kavuşacak mı?
    Verilen kadrolar bir an önce açılacak mı?
    Ar-Ge ve teknoparklar için kesenin ağzı açılacak mı? 2010 için öngörülen GSMH'nin yüzde 2'si için bastıracak mı?
    Öğretim elamanlarının maaşı iyileştirilecek mi?
    Ulusal bir akreditasyon sistemi oluşturup çıtayı yükseltecek mi?
    Öğrencileri ve Türk eğitim sistemini ÖSS belasından kurtaracak mı?
    Bilim üreten araştırmacı üniversiteler ile meslek adamı yetiştirenleri birbirinden ayırıp tek tip üniversite modelinden vazgeçecek mi?
    Üniversitelerin asli unsurlarından biri olan araştırma görevlileri ile öğrencilerin temel sorunlarıyla ilgilenecek mi? Asistanlık sonrası kadro, yurt ve burs konusundaki öngörüleri ne?
    Politik amaçla açılan üniversiteler ne olacak? Verilmeyen bütçelerle bu üniversiteler nasıl gelişecek? Bu konuda, önce altyapı ve kaynak diye iktidara karşı dik duracak mı?
    Özel üniversite kavramına nasıl bakıyor?
    Türban ve katsayılar konusunda ne düşünüyor? Nasıl çözecek?
    Olası bir kriz anında üniversiteden mi yoksa iktidardan yana mı tavır alacak?
    Her türlü yasağı kaldıracağım derken, yerleşik kuralları, özgürlükler adına rafa kaldıracak mı?
    YÖK'te yeni bir yapılanmaya gidecek mi? Yürütme Kurulu'nu yeniden çalıştırmaya başlayacak mı? Üniversitelerarası Kurul'a müdahale edecek mi?
    Rektörlük ve dekanlık seçimlerinde taraf olacak mı? Seçim sonuçlarına saygı duyacak mı?
    Öncekilere benzer YÖK yasa tasarıları TBMM'ye getirildiğinde, iktidara karşı tavrı ne olacak?
    Anayasa'nın 130 ve 131. maddelerinin değiştirilmesi gerektiğine inanıyor mu?
    YÖK'te danışmanlarla mı çalışacak yoksa seçilmiş üyelerle mi?
    Özetin özeti: Özkan'a Allah kolaylık versin. İşi çok zor. Umarız iktidarla üniversiteler ve kamuoyu arasında günah keçisi olmaz. Rahat ve sabırlı hali, kendine güvenmesi ve ne istediğini biliyor olması, acemiliğinin panzehiri olabilir.

    ---------------------------------------------

    http://www.egitimgazetesi.com/news_detail.php?id=146041


    YÖK Özel Kalem Müdüresi Görevden Alındı

    18 Aralık 2007 08:30

    YÖK Başkanı Prof. Erdoğan Teziç yerine atanan Prof. Yusuf Ziya Özcan, Özel Kalem Müdüresi Prof. Gülsüm Baskan'ı görevden aldı.

    Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, görev süresi dolan YÖK Başkanı Prof. Erdoğan Teziç yerine atanan Prof. Yusuf Ziya Özcan, Özel Kalem Müdüresi Prof. Gülsüm Baskan'ı görevden aldı.
    YÖK kurulduğundan bu yana Özel Kalem Müdüresi olarak görev yapan Baskan, kadrosunun bulunduğu Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde öğretim üyeliğine geri dönecek. Baskan, göreve ilk YÖK Başkanı İhsan Doğramacı tarafından getirilmişti.
    Özcan, YÖK Başkanlığı'na atanmasının ardından verdiği bir demeçte, kendi ekibini kuracağını belirtmişti.
    Görevden alınan Baskan, eski YÖK Başkanları Doğramacı, Mehmet Sağlam, Kemal Gürüz ve Teziç ile çalışmıştı.
    Özcan'ın, bu ilk adımın ardından, Başkanlık Genel Sekreteri, Personel Dairesi Başkanlığı, Denklik Birimi, Eğitim Öğretim Dairesi Başkanlığı gibi kritik birimlerde değişiklikler yapacağı öne sürüldü.

    No comments: