Sabah , 28.12.2007
'ERKEN TERHİS GİBİ'
İmza yetkisi elinden alınarak istifaya zorlanan Eşme ise ruh halini, "erken terhis olacak asker"e benzetti. Eşme, şöyle konuştu: "Askerlik gibi bu ülkeye vatan borcumuz var. Bu görevleri yerine getirerek bu borçları ödemeye çalışıyoruz. Görevimin sonuna kadar çalışmaktan yanayım. Ancak başkan, medeni bir şekilde ekibini kurmak için ayrılmamı istedi. Ben de izne ayrıldım. Genel Kurul da 'Başkan rahat çalışsın' derse yenisi seçilir." Özcan, göreve başlar başlamaz, YÖK'ün kuruluşundan bu yana çalışan Özel Kalem Müdürü Prof. Dr. Gülsüm Baskan'ın yerine TÜİK'de çalışan Rasık Altı'yı getirmişti.
--------------------------------------------------------
http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=287630/YOK-Baskani-Ozcan-dan-ilk-tirpan
YÖK Başkanı Özcan'dan ilk tırpan
Yeni Başkan Özcan'dan YÖK'te köklü değişikliklerin ilk sinyali. Özcan, YÖK'ün kurulu-şunda göreve başlayan ve yıllardır kimsenin yerinden oynatamadığı bir ismi gönderdi.
19 Aralık 2007Milliyet gazetesi yazarı Abbas Güçlü'nün yazısında aktardıkları...
YÖK'te gerçekten bir şeyler değişiyor
Yeni Başkan Yusuf Ziya Özcan, YÖK'te köklü değişiklikler yapacak. Hem de daha önceki hiçbir başkanın cesaret edemediği kadar. Baksanıza daha ilk günden, kimsenin yerinden oynatamadığı Özel Kalem Müdiresi Gülsüm Baskan'a güle güle demiş.
Baskan, YÖK ilk kurulduğunda, Doğramacı'nın yanında sekreter olarak göreve başlamış, oturduğu yerden, profesörlüğe kadar yükselmişti. Birçok üniversitede derslere de giriyormuş. Hayret, Özkan'ı nasıl ikna edemedi! Şaşırdım. Oysa, bir başkanın arayıp da bulamayacağı donanıma sahipti!..
Yusuf Ziya Hoca çok dikkatli olmak zorunda. Yaptığı, yapmadığı her şey artık medyanın gözetimi altında. Oturduğu koltuk ne acemilik kaldırır ne de kin ve husumet. Birilerinin gazına gelip taşeronluk ya da tetikçilik yapmaz diyor onu tanıyanlar. Çelik gibi politikacı da değil. O hâlâ bir eğitimci ve bir bilim insanı.
Bu yüzden, önyargılardan uzak bir şekilde, yapabileceği konular üzerinden değil de, yaptıklarına göre değerlendirmek, sanki çok daha doğru olacak.
İlk hafta karnesi, acemice söylemleri dışında, fena değil. Amacını aşan açıklamalarda bulundu. Örneğin, "Rektörler bazen yasaları da göremesin" gibi. Sanıyorum zaman içerisinde daha özenli, daha temkinli olacak. Yöneticilik, okumakla öğrenilmiyor.
YÖK başkanlarının daha önce rektörlük yapanlar arasından seçilmesi bu yüzdendi. Ama mademki artık o koltuğun sahibi o, oturup öğrenecek. En azından yaptığı işlerin, güncel tartışmaların ya da kırdığı potların gölgesinde kalmaması için...
Özcan kimden yana?
Üye sayısı açısından bakıldığında, YÖK'ün, Özcan'ın kontrolü altına girmesi zaman alabilir. Rektörler üzerinde etkili olması da ancak gelecek öğretim yılında gerçekleşebilir. Ama eğer samimiyetine inandırır ve hedeflerini iyi anlatabilirse, bu süreç çok kısalabilir.
Bu yüzden, yeni Başkan "Yasakları tümüyle kaldıracağım" gibi toptancılığı bir kenara bırakıp üniversiteler için ne yapacak, onu ortaya koymalı. Örneğin:
Özetin özeti: Özkan'a Allah kolaylık versin. İşi çok zor. Umarız iktidarla üniversiteler ve kamuoyu arasında günah keçisi olmaz. Rahat ve sabırlı hali, kendine güvenmesi ve ne istediğini biliyor olması, acemiliğinin panzehiri olabilir. Milliyet |
-------------------------------
http://www.memleket.com.tr/news_detail.php?id=20337
Abbas Güçlü , Milliyet , 19 Aralık 2007
YÖK'te gerçekten bir şeyler değişiyor
Milliyet gazetesi yazarı Abbas Güçlü'nün yazısında aktardıkları...
19 Aralık 2007 / 15:55
Yeni Başkan Yusuf Ziya Özcan, YÖK'te köklü değişiklikler yapacak. Hem de daha önceki hiçbir başkanın cesaret edemediği kadar. Baksanıza daha ilk günden, kimsenin yerinden oynatamadığı Özel Kalem Müdiresi Gülsüm Baskan'a güle güle demiş.
Baskan, YÖK ilk kurulduğunda, Doğramacı'nın yanında sekreter olarak göreve başlamış, oturduğu yerden, profesörlüğe kadar yükselmişti. Birçok üniversitede derslere de giriyormuş. Hayret, Özkan'ı nasıl ikna edemedi! Şaşırdım. Oysa, bir başkanın arayıp da bulamayacağı donanıma sahipti!..
Yusuf Ziya Hoca çok dikkatli olmak zorunda. Yaptığı, yapmadığı her şey artık medyanın gözetimi altında. Oturduğu koltuk ne acemilik kaldırır ne de kin ve husumet. Birilerinin gazına gelip taşeronluk ya da tetikçilik yapmaz diyor onu tanıyanlar. Çelik gibi politikacı da değil. O hâlâ bir eğitimci ve bir bilim insanı.
Bu yüzden, önyargılardan uzak bir şekilde, yapabileceği konular üzerinden değil de, yaptıklarına göre değerlendirmek, sanki çok daha doğru olacak.
İlk hafta karnesi, acemice söylemleri dışında, fena değil. Amacını aşan açıklamalarda bulundu. Örneğin, "Rektörler bazen yasaları da göremesin" gibi. Sanıyorum zaman içerisinde daha özenli, daha temkinli olacak. Yöneticilik, okumakla öğrenilmiyor.
YÖK başkanlarının daha önce rektörlük yapanlar arasından seçilmesi bu yüzdendi. Ama mademki artık o koltuğun sahibi o, oturup öğrenecek. En azından yaptığı işlerin, güncel tartışmaların ya da kırdığı potların gölgesinde kalmaması için...
Özcan kimden yana?
Üye sayısı açısından bakıldığında, YÖK'ün, Özcan'ın kontrolü altına girmesi zaman alabilir. Rektörler üzerinde etkili olması da ancak gelecek öğretim yılında gerçekleşebilir. Ama eğer samimiyetine inandırır ve hedeflerini iyi anlatabilirse, bu süreç çok kısalabilir.
Bu yüzden, yeni Başkan "Yasakları tümüyle kaldıracağım" gibi toptancılığı bir kenara bırakıp üniversiteler için ne yapacak, onu ortaya koymalı. Örneğin:
Üniversiteler mali özerkliğe kavuşacak mı?
Verilen kadrolar bir an önce açılacak mı?
Ar-Ge ve teknoparklar için kesenin ağzı açılacak mı? 2010 için öngörülen GSMH'nin yüzde 2'si için bastıracak mı?
Öğretim elamanlarının maaşı iyileştirilecek mi?
Ulusal bir akreditasyon sistemi oluşturup çıtayı yükseltecek mi?
Öğrencileri ve Türk eğitim sistemini ÖSS belasından kurtaracak mı?
Bilim üreten araştırmacı üniversiteler ile meslek adamı yetiştirenleri birbirinden ayırıp tek tip üniversite modelinden vazgeçecek mi?
Üniversitelerin asli unsurlarından biri olan araştırma görevlileri ile öğrencilerin temel sorunlarıyla ilgilenecek mi? Asistanlık sonrası kadro, yurt ve burs konusundaki öngörüleri ne?
Politik amaçla açılan üniversiteler ne olacak? Verilmeyen bütçelerle bu üniversiteler nasıl gelişecek? Bu konuda, önce altyapı ve kaynak diye iktidara karşı dik duracak mı?
Özel üniversite kavramına nasıl bakıyor?
Türban ve katsayılar konusunda ne düşünüyor? Nasıl çözecek?
Olası bir kriz anında üniversiteden mi yoksa iktidardan yana mı tavır alacak?
Her türlü yasağı kaldıracağım derken, yerleşik kuralları, özgürlükler adına rafa kaldıracak mı?
YÖK'te yeni bir yapılanmaya gidecek mi? Yürütme Kurulu'nu yeniden çalıştırmaya başlayacak mı? Üniversitelerarası Kurul'a müdahale edecek mi?
Rektörlük ve dekanlık seçimlerinde taraf olacak mı? Seçim sonuçlarına saygı duyacak mı?
Öncekilere benzer YÖK yasa tasarıları TBMM'ye getirildiğinde, iktidara karşı tavrı ne olacak?
Anayasa'nın 130 ve 131. maddelerinin değiştirilmesi gerektiğine inanıyor mu?
YÖK'te danışmanlarla mı çalışacak yoksa seçilmiş üyelerle mi?
Özetin özeti: Özkan'a Allah kolaylık versin. İşi çok zor. Umarız iktidarla üniversiteler ve kamuoyu arasında günah keçisi olmaz. Rahat ve sabırlı hali, kendine güvenmesi ve ne istediğini biliyor olması, acemiliğinin panzehiri olabilir.
---------------------------------------------
http://www.egitimgazetesi.com/news_detail.php?id=146041
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, görev süresi dolan YÖK Başkanı Prof. Erdoğan Teziç yerine atanan Prof. Yusuf Ziya Özcan, Özel Kalem Müdüresi Prof. Gülsüm Baskan'ı görevden aldı.
YÖK kurulduğundan bu yana Özel Kalem Müdüresi olarak görev yapan Baskan, kadrosunun bulunduğu Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde öğretim üyeliğine geri dönecek. Baskan, göreve ilk YÖK Başkanı İhsan Doğramacı tarafından getirilmişti.
Özcan, YÖK Başkanlığı'na atanmasının ardından verdiği bir demeçte, kendi ekibini kuracağını belirtmişti.
Görevden alınan Baskan, eski YÖK Başkanları Doğramacı, Mehmet Sağlam, Kemal Gürüz ve Teziç ile çalışmıştı.
Özcan'ın, bu ilk adımın ardından, Başkanlık Genel Sekreteri, Personel Dairesi Başkanlığı, Denklik Birimi, Eğitim Öğretim Dairesi Başkanlığı gibi kritik birimlerde değişiklikler yapacağı öne sürüldü.
No comments:
Post a Comment