izge gunal
- 9 eylül üniversitesi rektörü emin alıcı tarafından dün görevine son verilen üniversite konseyleri derneği başkanı, profesör.
görevine son verilme sebebi ise, izge günal hoca'nın rektörlük-taşeron şirket işbirliği ile 213 temizlik işçisinin işten atılmasının hesabını soran ve 4000 imzaya ulaşan bir kampanyanın öncülüğünü yürütmesi. söz konusu imzaları rektöre iletmek için randevu almak isteyen, ancak 17 gün boyunca bir türlü randevu alamayan izge hoca sonunda farklı bir yol takip etmişti. her gün saat beşten sonra odasında parayla hasta bakan rektör alıcı’nın odasına, 90 milyonluk ücreti ödeyerek muayene fişi alıp girmiş ve 4 bin imzayı kendisine teslim etmişti. hem ulusal hem de yerel basında yer bulan bu olayın ertesinde rektör alıcı izne çıkmış, olanları yalanlamıştı. rektör, daha sonra “kendisini küçük düşürdüğü” gerekçesiyle günal hakkında şikayette bulunmuş bunun üzerine soruşturma açılmıştı.
suçlanan ve "cezalandırılan" izge hoca, olayın ardından şu açıklamayı yapmış: "rektör beni şikayet etmiş. haberden de bahsetmiş. 'ben küçük düştüm.' demiş. konu bana iletilince, rektörün bu olayın neresinde küçük düştüğünü merak ettim. soruşturmacı, bilmediğini söyledi. 'eğer rektör, 213 işçiyi sorgusuz sualsiz işten attığı için küçük düşmüşse haklıdır ama bunu yapan ben değilim, kendisidir. rektör, öğretim üyesine randevu vermediği için küçük düştüğünü düşünüyorsa, randevu vermeyen kendisi; bunda da yapacağım bir şey yok. parayla hasta baktığı için küçük düştüğünü düşünüyorsa yine sorumlusu kendisidir' dedim."
(bkz: 24 ayar)(ask olsun gozun doysun, 30.09.2006 22:20)#10101995 !? - "bunun sadece bana yapılan gayrimeşru bir uygulama değil üniversitemiz ve üniversitelerde yaşanmakta olan özelleştirme uygulamalarının sonucunda tüm çalışanların itildiği güvencesizlik ortamının bir resmi olduğunu düşünüyorum. üniversiteler, bileşenlerinin katılım mekanizmasına sahip olmaktan çok uzak, ve rektör saltanatının hüküm sürdüğü gerici kurumlar halini aldı. tepkinin böyle bir bakışla örgütlenmesi gerektiğini düşünüyorum."(nereye kadar, 02.10.2006 00:58)
#10105683 !? - prof. izge günal hakkında alınan kararın geri alınması ve üniversitedeki görevine geri dönmesi için bir imza kampanyası başlatıldı.
imza kampanyası metni şöyle:
"türkiye’nin önde gelen bilim insanlarından dokuz eylül üniversitesi öğretim üyesi prof.dr.izge günal’ın dokuz eylül üniversitesi disiplin kurulu tarafından 29 eylül 2006 tarihinde görevine son verildi. prof.dr. izge günal hakkında alınan bu kararın gerekçesi, geçtiğimiz aylarda dokuz eylül üniversitesi’nden atılan 213 işçinin işe geri dönmesi için yapılan eylemlerde yer alarak rektörü küçük düşürmek olarak ifade edildi. izge günal, türkiye’de ortopedi ve travmatoloji alanında uluslararası akademik dergilerde en fazla makalesi yayınlanan bilim insanı olma unvanını taşımaktadır. uluslararası alanda “günal seber başaran sendromu” olarak bilinen sendroma adını veren üç hekimden biri olarak tanınmaktadır. ortopedi alanında yurtdışında kitabı yayınlanan tek bilim insanıdır ve bu kitap ingiltere’de asistan eğitiminde kaynak kitap olarak okutulmaktadır.
tüm akademik çalışmalarının yanı sıra izge günal, üniversitedeki akademik yolsuzluklara sessiz kalmayan bir bilim insanıdır. üniversitede, öğrencilerin ve emekçilerin haklarını savunan, haksızlıklara boyun eğmeyen bir bilim insanıdır.izge günal’ın üniversiteden ilişiğinin kesilme kararı,izge günal’ın bilimden, emekten ve aydınlanmadan yana verdiği mücadeleye kesilmiş bir faturadır. yaşamını bilime ve topluma adamış, türkiye’nin değerli bir bilim insanına karşı alınmış bu karar, türkiye’nin geleceğini daha da fazla karartacaktır.
bizler, meslektaşımız izge günal hakkında alınan bu kararın geri alınması ve üniversitedeki görevine geri dönmesi için çağrımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz..."(nereye kadar, 03.10.2006 12:47 ~ 12:48)#10110774 !? - http://www.universitekonseyleri.org/
- (bkz: emin alıcı)(poturgilinpotur, 09.10.2006 13:49)
#10133200 !? - akıntıyı ardına almamış onurlu bir bilim insanıdır.
"bizim yepyeni şeyler çizmemiz gerekiyor. üniversitenin tek sorunu elbette demokratik olması değil bir sorunu da piyasaya açık hale gelmesi; piyasanın üniversitesi olması. işte öğrenci harçları falan bunun bir parçasıdır. sonuçta insanlar parası kadar okuyabiliyorlar. üniversitenin bilgi üretmesi proje bazında olmaya başladı. piyasaya proje ürettiğin ölçüde seni başarılı sayıyorlar. bunun için üniversitenin özelleştirilmesine karşı çıkmak gerekiyor. kamudan yana olan bir üniversiteyi savunmak gerekiyor daha doğrusu. kamudan yana olan bir üniversite paranın geçerli olmadığı, bilginin üretildiği, bilimin hakim olduğu bir üniversitedir. ama bunu gerçekleştirebilir miyiz? kısa zamanda zor elbette ama bunun gerçekleşmesi için tüm çabamız."(nereye kadar, 09.10.2006 23:43)#10135565 !? - görevinden alınması kararı yüksek öğretim kurulu tarafından reddedilen bilim insanı.
http://www.milliyet.com.tr/2006/12/25/ege/ege36.html(dongidongi, 25.12.2006 17:01)#10404510 !? - üniversiteye geri dönüşüyle hastalarını,öğrencilerini,işçileri en önemlisi ise özgür bilimi sevindiren bilim insanı.
"ben üniversitelerin demokratikleşmesinden ve yönetimsel olarak,özerkliğinden yanayım. ancak özerk kelimesini kullanmamaya özen gösteriyorum. çünkü kelimelerimiz, arzularımız sermaye tarafından, egemen güçler tarafından çalınıyor. örneğin yök'ün dönüştürülmesi düşünülerek yükseköğretim eşgüdüm kurulu ile üniversitelere mali özerklik tanınıyor, yani üniversiteler sermayeye daha çok açılıyor. türkiye'de üniversiteler tarihi eşittir darbeler tarihi. üniversiteler 12 eylül'den sonra çok şey kaybetti. 12 eylül tüm diğer darbelerden farklıydı. 27 mayıs 1960'ta 114 sayılı yasa ile 147 öğretim üyesi üniversiteden uzaklaştırıldı, ancak 1 yıl sonra geri döndü. 12 mart'ta ise 1750 sayılı yasa çıktı. ilginçtir, üniversitelere dair en demokratik yasa budur.
ancak 12 eylül'den sonra burjuvazi üniversitenin içinde etkili olmak istedi. üniversiteleri bir mücadele alanı olarak gördüler. ben 46 yaşındayım, 12 eylül'de üniversite öğrencisiydim. benden büyük kuşaklar arkadaşları, hocaları 1402'den atılırken ses çıkarmayanlardan oluşuyor. insan kalitesinde ciddi bir yıpranma söz konusu. türkiye'de 91 üniversite ve 70 binin üzerinde öğretim elemanı var. bunları basit tedbirlerle düzeltmek kolay değil.
üniversite eğitimini doktora bazlı olarak yeniden kurgulamamız gerekiyor, 1960 öncesi üniversite gereklilik değil, fanteziydi, lise bitiren banka müdürü oluyordu. şimdi ise üniversite hiçbir şey kazandırmıyor. ancak bu yeniden kurgulamayı beklemek gerekmiyor, bugün yapılan mücadele yeni üniversiteye gidiş yoludur."(nereye kadar, 05.01.2007 11:58 ~ 12:00)
No comments:
Post a Comment